Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Tarımdaki gelişmeler genel kalkınmamız açısından, makro istikrarımız açısından son derece değerli. Son devirlerde makro iktisatta yaşadığımız, enflasyonda yaşadığımız hareketlilikte besinin son derece kıymetli bir öge olduğunu tabir etmek isterim” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nde düzenlenen ’2023 Yılı Ziraî Üretici Temsilcileri İstişare Toplantısı’na katıldı. Toplantıda Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile birlikte tarım kesimi temsilcileri yer aldı. Basına kapalı gerçekleşen toplantı 2 saat sürdü. Toplantının akabinde basın mensuplarına açıklamada bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye’nin üç yıllık siyasetlerini içeren Orta Vadeli Program (OVP) hazırlıkları kapsamında tarım kesiminin fikir ve önceliklerine kıymet verildiğini belirterek, “Böylece eylül ayında kamuoyuyla paylaşacağımız Orta Vadeli Program, ekim ayında tekrar Meclisimize arz edeceğimiz 12’nci Kalkınma Planı ve ardından 2024 yılına ait hazırlayacağımız Merkezi İdare Bütçe süreçlerine tüm ilgililerin teklif ve beklentileri yansımış olacaktır” dedi.
’SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK’ VURGUSU
Yılmaz, toplantıda ele alınan bahislere ait, “Birincisi; her alanda olduğu üzere tarım alanında da belirsizlikleri azaltmamız, öngörülebilirliği arttırmamız gerekiyor. Esasen Orta Vadeli Programın maksadı da bu. İktisadın temeli öngörülebilirliğe, belirsizlikleri azaltmaya dayanıyor. Tarım dalındaki belirsizlikleri azaltma ve öngörülebilirliği arttırma üzerinde geniş olarak durduğumuz bir alan. Yeniden tarım kesiminin stratejik bir husus olduğu, ulusal güvenliğimizi ilgilendirdiği, bilhassa son devirlerde yaşanan süreçlerle bu niteliğinin daha bariz hale geldiğini daima birlikte tabir ediyoruz. Tarım hiçbir vakit modası geçmeyecek bir kesimdir. Tarımdaki gelişmeler genel kalkınmamız açısından, makro istikrarımız açısından da son derece değerli. Son periyotlarda makro iktisatta yaşadığımız, enflasyonda yaşadığımız hareketlilikte besinin son derece değerli bir öge olduğunu, bilhassa de imkanı kısıtlı bölümlerin harcamaları içinde besinin hissesinin daha yüksek olduğu dikkate alındığında hem makro istikrar açısından hem gelir dağılımı bakımından, toplumsal adalet bakımından besinin, tarımın yeniden çok değerli bir alan olduğunu tabir etmek isterim. Birinci başlığımız aslında planlı üretim. Bütün bu konuları daha tesirli bir biçimde sürdürebilmek için planlı üretim yapılması gerekiyor. Yerli üretimin her alanda geliştirilmesi gerekiyor. Burada da en değerli tabirlerden biri sürdürülebilirlik. Sürdürülebilirlik bugünkü kuşak ile gelecek kuşak ortasındaki adalet açısından da çok değerli. Bu manada sürdürülebilir bir yapıyı sağlamada girdi maliyetlerinden fiyat istikrarlarına, kontratlı üretime varıncaya kadar birçok mevzunun tartışıldığını söz edebilirim” dedi.
’AŞI ÜRETİMİ GÜNDEME GELDİ’
Yılmaz, toplantıda Bakan Yumaklı’nın ’sürdürülebilirlik, verimlilik, kayıtsızlık, kalite ve kesime yatırım’ başlıklarıyla özetlediği başlıkların son derece değerli olduğunu söz ederek, “Hastalıklar konusu tekrar burada tartışıldı. İnsan sıhhati ve hayvan sıhhatinin aslında birbirleriyle bir bütünlük arz ettiğini, ortalarında bir etkileşim olduğunu arkadaşlarımız pek hoş anlattı. Sağlıklı beslenemeyen insanların sağlıklı olması beklenemez. Hayvan sıhhati, bitki sıhhati ve insan sıhhati birbiriyle alakalı. Bu çerçevede yapılması gerekenler ortasında aşı ve ilaç hususları yeniden gündemimize geldi. İlaç konusunda ülkemizin artık muhakkak bir yere geldiğini, kendine kâfi halde olduğunu, daha fazla Ar-Ge, ruhsatlandırma üzere çalışmalarla, ihracatla güçlenmesi gerektiği üzerinde duruldu. Bir taraftan da aşı konusunda kendi aşılarımızı üretme sıkıntısı tartışıldı. Burada Sayın Bakanımızın yaptığı planlamalarla ilgili, amaçlarıyla ilgili bilgilendirmesi çok değerliydi. Kanatlılar başta olmak üzere muhakkak alanlarda kendi aşılarımız noktasında Tarım Bakanlığımız ve Strateji Bütçe Başkanlığı’nın birlikte bir çalışma yapma iradesi söz edildi. Kesimin beklentisine dönük bu manada değerli bir inisiyatifin önümüzdeki günlerde ortaya konacağını söz edebiliriz” diye konuştu.
’GENÇ NÜFUSUN TARIMA GİRMESİ KIYMETLİ’
Yılmaz, toplantıda uydurma eserlerle ilgili çabanın de gündeme geldiğini vurgulayarak, “Sahte eserlerle uğraş, besin güvenliği, kontrollerin çok daha güçlü hale gelmesi yeniden bir başlık olarak ön plana çıkıyor. Halkın sıhhatini tehdit edenlere ve daha yüksek maliyetlerle bu işlerin rekabetini de bozarak yürütülmesine mani olmamız gerekiyor. Burada da düzmece eserler ve besin güvenliği kontrol boyutu vurgulandı. Aile işletmeciliğimizi de kesinlikle muhafazamız, desteklememiz gerektiğinin altı çizildi. Aile işletmecilerinin bilhassa küçükbaş konusundaki değeri üzerinde de duruldu. Tekrar yöresel eserlerin değeri üzerinde duruldu. Bu manada kırsal alanda toplumsal desteklerimizle, ziraî dayanaklarımızın birbirini tamamlayıcı bütünlük arz eder bir halde ele alınması son derece değerli. Bir öteki konu; tarımdaki, kırsal alandaki nüfusun yaşlanması sorunu. Genç nüfusun bu alana daha fazla girmesi, kayıtlı sigortalı bir halde gençlerimizin eğitimli bir biçimde dahil olması tarımdaki kalitenin, verimliliğinin artması bakımından da son derece değerli. Kent tarımı kavramı, tekrar üzerinde durulan bir kavram oldu. Bilhassa ’yakın kırsal’ dediğimiz kentin çeperlerini oluşturan bölgelerde kent tarımı yapılması, genç nüfusun tarıma dahil olmasının yanı sıra ulaşım maliyetlerini düşünerek daha düşük karbon, daha düşük maliyetle insanımızın besine erişimini sağlamada da kıymetli” sözlerini kullandı” dedi.
’100’DEN FAZLA ÜLKEYE TOHUM İHRAÇ EDİYORUZ’
Yılmaz, toplantıda suyun ehemmiyetine de değinildiğini vurgulayarak, “Su çok kritik bir öge. Münasebetiyle suyu çok verimli kullanmak durumundayız. Suyun israfından kaçınmak durumundayız. Yeri geldiğinde suyun varlığına nazaran bitki deseni şekillendirmek durumundayız. Münasebetiyle ziraî dayanaklarda de suyun çok değerli bir parametre olarak temel olması gerektiği noktasında genel bir kanaat olduğunu söyleyebilirim. Tohum ve tohumculuk dalı de özel olarak altı çizilen bir kesim oldu. Bu halkımızın da hassas olduğu bir mevzu. Burada geçtiğimiz 20 yılda nitekim büyük gelişmeler sağlandı. Şu an geldiğimiz noktada net ihracatçı pozisyondayız. 100’ün üzerinde ülkeye tohum ihraç eden bir ülke pozisyonundayız. Kendi gereksinimimizin da büyük bir kısmını kendi kaynaklarımızla karşılıyoruz. Ancak doğal ki daha ileri atmamız gereken adımlar var. Bilhassa sertifikalı tohum daha da ileriye taşınmalı. Tekrar üzerinde durulan ve değer taşıyan konulardan biri depolama sorunları. Tarım kesimi malum, bolluğun ve kıtlığın olduğu bir bölüm. Bu bolluk ve kıtlık devirlerini yönetebilmede depolamacılık son derece değerli. Bol olan yıllarda âlâ bir depolama yapan ülkeler kıt olan yıllarda da süreçleri çok daha uygun ve avantajlı yönetebiliyorlar. Burada depolama kapasitemizi yeniden son 20 yılda kıymetli oranda arttırdık” diye konuştu. (DHA)